Maviye...
Burada işler yolunda gitmiyor. Havalar düzelmedi hiç gittiğinden beri. Hep kar yağıyor. Çamur bulaşıyor ayakkabıma. Bağcıklarım yine açılıyor. Takılıp sendeliyorum. Bazen eğilip yeniden bağlamaya gücüm olmuyor, isteğim olmuyor.
Nedendir bilmiyorum. Çiçek koklayan bir çocuk gördüğümde ağlamaya başlıyorum. Başını okşamadan geçiyorum yanından. Kaldırım taşları hiç bana göre değil. Çizgiler dikkatimi dağıtıyor. Basmadan geçmek zorlaşıyor. Dikkatimi dağıtacak hiçbir şey yok yanımda. Sesin kulağıma geliyor uzaklaşıp kayboluyor sonra. Yürümüyorum sanki şimdi. Bir güç beni ilerletiyor ama yürüyen ben değilim. Uzaklaşıyorum kendimden, evimden, yaşadığım şehirden. Nereye mi gidiyorum? Senli herhangi bir yere. Ama uzağa, çok uzağa. Kalbime batan bir yalnızlık var. Kalbim acıyor. Belki bu kağıdın birkaç gün içinde eline değeceği hissindendir, hatırlayıp resmime bakacağındandır bilmiyorum, tanıdık bir his beni sarıyor. Sıkça beni yakalayan. Uzaklaşamıyorum. Yapmak zorunda olduklarımdan. Yeniden başlamak zor geliyor.
Masaya oturuyorum. Fesleğenim küsmüş bana. Su vermedim bir kaç gündür. Dokunuyorum elime kokusu gelmiyor. Diyorum ya küsmüş, kokusunu esirgiyor benden. Elime kalemi alıyorum. Her elime alışımda kardeşim geliyor aklıma. Onun hediyesi. Güzel gülüşü beliriyor yanı başımda güzel yüzüyle beraber. Yanımda olsaydı yazmazdım belki yazamazdım ama yine de olsaydı şimdi yanımda. Sen de bazen böyle hissediyor musun? Yanımda olsa dediklerini merak ediyorum. Kahvene arkadaş arıyor musun benim gibi her gün. Yoksa yine yalnız mı içiyorsun? Şekeri bıraktım ben artık. Kahvenin acısı karakterli geliyor bana. Bunu keşfettiğimden beri şeker katamıyorum. Katıksız kararlı bir kahve yaptım az önce. Güç versin istiyorum. Uykusuzluklarıma aldırmıyorum. Umursamıyorum. Kendimi umursamadığım kadar kafamdakileri de umursamasam keşke. Uykum kaçmasa keşke. Yastığa başımı koyar koymaz uyumadım hiç. Çocukken de zor uyurdum. Oysa düşünecek ne az şey varmış. Tekrar tekrar yapmak zorunda olduğum şeyler yokmuş. Sorumluluktan hiç bir zaman kaçmadım bilirsin, yine de bazen sıkılıyorum. Beni bana bırakmayan şeyler var.
Bazen söylenenleri hiç duymasam diyorum. İnsanların acınası örnekleri benim üzerimden veriyor olmaları. Hayır kendime hiç bir zaman acımadım. Ama insanların acıması yok mu, en can sıkıcı şey de bu.
Yanımda olsan yürürdük uzun uzun. Sahi hiç uzun zamanımız olmadı. Hep koştuk biz, hep acele ettik. Oturup sohbet ederken kahvelerimiz soğumadı hiç. Hep ağzımızı yakarken içtik. Çayımız hiç acımadı. O kadar vaktimiz olmadı hiç. Yanından hep hızlıca ayrıldım. Kalkmakta olan otobüse yetiştim hep. Beni yalnızlığıma götüren otobüslere koştum hep.
Birazdan kağıdı zarfa koyup sana göndereceğim. Böyle olmamalıydı. Bu mektup seni mutlu etmeliydi. Mektuplar mutlu etmek için yazılmaz mıydı? Amacını aşan bir şey daha! Olsun..Yine anlarsın beni..Adaçayı
0 yorum:
Yorum Gönder