by
03:24
0
yorum
Anna
Baş Ağrıları
Belirsizlik
Dış ses
İç ses
Muğlak
Mutsuz Hikayeler
Tarık Tufan
Uykusuzluk
Dış Ses
Günlerdir içini yeyip bitiren merak onu bugün de sarmalamıştı. Ne vardı yani sonuca kavuşsaydı muğlakta kalan her bir konu. Belirsizlik arttıkça sıkıntı her bir hücresine giriyordu. Bitkin bir halde ağladı, ağladı...
Uyumak belki de bir daha uyanmamak istiyordu. Zaten bu gidişle uykuda ölecekti. Zira o kadar çok uyuyordu ki. Sıkıntılar baş gösterdiğinde vücudu kendini tüm hayata kapatıyordu bu şekilde. Uyku en iyi savunma mekanizmasıydı vücudunun.
Geç vakitlere kadar bomboş ve bulanık bir zihinle geçen saatler. Uykusuz bir şekilde yatağa girdikten sonra heyhat uyku ne mümkün.
Hayatı boyunca yastığa başını koyduğu an uyuyamamıştı zaten. Küçükken -yemin edebilirdi- ona kimse inanmazdı ama yatağa girer girmez odadaki eşyalar bir anda küçülmeye başlardı. Ana okulunda zorla öğle uykusuna yatırdıklarında, başlarında duran stajyer öğretmeni izlerdi. Oturduğu sandalyede bir süre sonra o öğretmen de uykuya dalardı ama o uyuyamazdı. Dahası öğretmenin yüzüne o kadar bakardı ki bir süre sonra öğretmenin yüzü şekilden şekle girmeye başlardı.Bir çocuk için daha kötüsü ne olabilirdi.
Kaçıyordu. Sorumluluklarından, arkadaşlarından ve en önemlisi kendinden. İç sesinden fazlasıyla rahatsızdı bu aralar,hastalıklı bir ruh gibi içinde gezinip duran iç sesten bahsediyorum. Durup durup şiirlerle, mutsuz hikayelerle, sonu gelmeyen felsefi sorunlarla ruhunu tırmalayan iç ses. Bazen gelip şiir okumak için yaklaşır usulca. Usulca dediğime bakmayın, bağıra bağıra şiiri tekrarlayıp durur nedensiz: 'Gözlerim biraz karanlık,içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar...uykusuzluklar, bitmek bilmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var. Gözlerim biraz yorgun, içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler...' Sonunu getiremeden susar, çekilir bir kenara. Yapacağını yapmıştır çünkü, dağıtacağı kadar dağıtmıştır çünkü.
Sahi iç sesi susturmak için ne mi yapıyor? Binbir türlü hikayelerle beraber dolaşıyor kafasının içinde. Kitaplarına sarılıyor, herkesten gizli okuyor okuyor. İnsanların seslerine açıyor dünyasının kapılarını. Dolsun, öyle dolsun ki artık geceleri rahat uyuyabilsin.
İçinde durmadan tekrar eden bir şiir...
'İnsaf et Anna
gidelim buradan
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları,dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim
Ölelim diyecektim az kalsın, ölmeyelim hiç ölmeyelim Anna'Adaçayı
0 yorum:
Yorum Gönder