İç Ses: Tercihler
Çocukken karşılaştığım ve okuma imkanı bulamadığım bir kitap hiç aklımdan çıkmadı.
Kitap fantastik bir öyküydü. Okudukça kitabın belirli yerlerinde size: 'Burada dur bakalım ve bir seçim yap. Elması bulmak için son şansın olan şu sayfaya mı gitmek istiyorsun yoksa arkadaşını kurtarmak için şu sayfaya mı?'
Kitabı incelerken karşılaştığım bu ayrıntıyı hiç unutmadım. Ne yazık ki muhtemelen o anda dikkat etmediğim kitabın ismini de hiç hatırlayamadım.
Çocukken bu tercih aklımı bulandırmıştı.
Elması almak için son şansım ancak bir taraftan da arkadaşımı kurtarmalıyım.
Hayat herkese düşünmek için bu kadar süre vermiyor ne yazık ki.
Sürekli tercihler yaparak kaderimizin yönünü tayin ediyoruz. Ne yazık ki çocukken olduğumuz kadar safiyane olamıyoruz tercihlerimizde.
Çocukların büyük bir çoğunluğu elbette arkadaşlarını kurtarmayı seçeceklerdir. O yaşta hiç bir çocuğun elması değerinden ötürü seçeceğini düşünmüyorum. Çünkü onların dünyasında elmas, altın ya da para bizim dünyamızdakinden farklı. En fazla gördüklerinde parlaklıkları onları cezbeder ancak bir süre sonra sıkılır atarlar.
Küçük yaşında bir çocuk tercihini arkadaşını kurtarmaktan yana yapar.
Peki ya büyüdüğünde?
Bu konuda yapılmış sayısız deney ve tecrübe edilmiş sayısız olay var ne yazık ki...
Zamanında elması bırakıp arkadaşını seçen safi çocuk büyüdüğünde aynı şeyi yapmıyor...
İşlenen bir cinayet sonrasında yapılan araştırmada bir kadın evinde öldürülüyor ve sonrasında apartmandaki komşuların çoğunun o esnada kadının çığlıklarını duyduklarını fakat nasılsa biri yardım eder diye kapılarını açmadıkları, olaya müdahil olmak istemedikleri saptanıyor...
Hayır efendim olaya bizzat müdahilsiniz. Hatta suçu beraber işlediniz.
Bazen evde yalnız kaldığımda şunu düşünürüm. Ölsem hiç kimsenin haberi olmaz.
Neden? Çünkü bu haldeyiz.
Dünya bu halde.
Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir, demiştin Efendim...
Bırakın komşumuz aç mı tok mu bilip bilmediğimizi, sağ mı ölü mü onu bile bilmiyoruz.
Ölse yardımına koşmuyoruz.
Kimsesiz teyzeler amcalar evlerinde ölüyorlar ve komşuları ancak evden gelen kokudan şikayetçi olmaya başladıklarında olayı anlamış oluyorlar.
Hiç unutmuyorum, küçükken karşı komşumuz vefat etmişti. Başında annesi vardı kadıncağızın. Kadın can havliyle sabahın altısında ilk bizim kapımızı çalmıştı. Babam koşarak gitmişti...
Şimdi telefonumda acil tüm numaralar kayıtlı. Çünkü benim gidebileceğim komşum yok. Kimsenin yok artık...
Şimdi hiç bir şey olmamış gibi geçmişinize dönüp elması neden seçmediğinize vahlanabilirsiniz...Adaçayı
0 yorum:
Yorum Gönder