Size uzak diyarlardan, hikayesini heybesine koyup da gelen bir kızdan bahsedeceğim.
Sadece kültürü ile değil, ten rengi ile de bu coğrafyanın insanlarından oldukça farklı.
Onun hikayesi, doğuştan damaklarda kekremsi bir tat bırakıyor. Bizler ağzımızın tadının kaçmasını sevmeyiz. O yüzden isterseniz buradan itibaren size sevdanın yolları, bize hüzünler.
"Hocam iyi ki varsınız"
Yoktum ama Aliya, sen burada üç yıl, ben ,biz seni görmezken, yoktum.
Aliya'nın hikayesi Afrika'da başlıyor. Güneş topraklı ülkeden. Heybesinde azıktan çok güneş olan bir ülkede.
Başarılı bir öğrenci Aliya. Türkiye'de eğitim almaya hak kazanıyor. Ancak Türkiye'de geldiği bu küçük şehirde de istediği gibi yolunda gitmiyor işleri.
Herhangi bir yerden burs alamadığı için, kaldığı yurtta yediği sabah ve akşam yemeklerinin haricinde öğle yemeği yiyemiyor. Çoğu zaman bu sebeple oruç tutuyor.
Ben sınavlarda, saygılı tavırlarıyla tanıdım onu. Sessiz sakin fakat bakışlarından zeki olduğu belli olan bir öğrenci.
Ana dili gibi Fransızca ve İngilizce biliyor.
Ancak imkanları öyle kısıtlı ki sesini duyurabileceği kimse olmamış buraya geldiğinden beri.
Buraya kadar hikaye hepimizi üzecek cinsten.
Yine de şunu öğrendim şu küçük ömrümden. Hiçbir imtihan sonsuza kadar sürmüyor ve Allah zorda kalanlara muhakkak bir kapı açıyor.
Aliya şu an mutlu çok şükür. Ancak benim içimde bir yara olarak her zaman kalacak. Onu bu zamana kadar nasıl fark etmediğimin yarası hiç kapanmayacak.
ya hiç farkedemeseydin. bunun mutluluğunu da yaşamalısın!
YanıtlaSilBazen insana yetmiyor, yine de çok şükür elbette
Sil