Uzun zamandır böyle hissetmeyen kadın yine aramamaya karar verdi. Ancak camdan bakmaya devam ediyordu. Belki geçişini görebilirdi en azından camda buğu oluşana kadar tekrar tekrar ismini söyleyebilirdi.
Adam nereden bilecekti ki, yapayalnız gecelerde kadının onu düşünerek uyuduğunu.
Yeryüzündeki en derin şefkati artık yalnızca hayallerinde buluyordu kadın.
Bir de her gece rüyalarında.
Bu kadar rüya görmesine hayret ederek yine bir günü daha bitirdi.
Evde anneannesi vardı. Onunla ilgilenmek kadına iyi geliyordu. Kafasını dağıtıyordu.
Ama geceleri nafile.
Kadın uzun zamandır uğraştığı kitabını tamamlamıştı.Yayıncıya göndermişti. Gerçi hala değerlendirilmemişti, yayıncı okumamıştı bile ama üzerinden bir yük kalkmıştı.
Sen ve mükemmel kitabın demişti adam.
O andan itibaren kadın her çalışmaya başladığında "Ben ve mükemmel kitabım" diye sesli bir şekilde söylüyordu.
Besmele çeker gibi adamın sözlerini tekrarlıyordu.
Tuhaftır şimdilerde daha çok şeyi hatırlıyordu.
Bugün anneannesi kalbini kıran birine ah ederken, sanki kendi kalbi ah almış gibi hissetti.
Derin derin yalnızlıklar istiyordu, yapamıyordu. Sadece durup düşünmek, geçip gittiği kuyulardaki pişmanlıklarına ağlamak istiyordu.
Kervan gelmiş miydi, Yusuf yaşıyor muydu?
Mücadele ediyor muydu, iyi miydi?
Bir de sesini özlüyordu kadın, çok özlüyordu.
Bu geçmeyecekti.
Derin bir acı daha kalbini kapladı.
Sonraları nedendir bilinmez, adamı ararsa adamın daha çok üzüleceğini düşünerek vazgeçti.
Bunu hisseden adam o meşhur gülümsemesiyle gülümsedi.
Kadın.
Geçmişinden ve geleceğinden.
Vazgeçtiğinde.
Uzun zamandır bulamadığı cevapları kendinde bulmuştu.
Rüyada ne yapılırsa hayat son bulur bunu öğrenmişti. Gerçi henüz denememişti, fakat bu kez kararlıydı. Sonsuz uzaklıklar kalbinin merhemi olacaktı.
Ve kadın bir sabah bunaltıcı düşlerinden uyanamayacak kadar ölmüştü.
0 yorum:
Yorum Gönder