İç ses: Yansımalar

by 03:54 0 yorum

İç ses: Yansımalar
Bir nefes, sonra bir nefes daha...
Gecenin karanlığı çöktüğünde camın önünde sokak lambasının titrek ışığını izlerken, yaptığı tek şey sigarasını içmekti.Böyle derinden böyle sert çekerek ne düşünüyordu ki? Onu izliyordum. O beni görmüyordu. Ne zaman oraya gitmiştim ben de bilmiyordum. Şimdi tek bildiğim gözlerimi ondan alamadığımdı...
Bir anda bıraktı adam sigarasını. Bana bakmaya başladı. Ama bu imkansızdı. Beni görüyor olamazdı. Kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Sonra gözlerini çevirdi yeniden sigarasını eline aldı fakat bu kez içmedi söndürdü. 
Onunla konuşmak istemiştim ama sustum. Beni duyamayacağını biliyordum. 
Ne ara düştüm peşine, ne ara takip ettim onu bilmiyordum. Kadınlar da erkekleri takip eder miydi? Yapmıştım bir kere ,olmuştu artık. Nefes alıp verişimi kontrol edemezken saklanmak da zorlaşmıştı. Çalılar beni saklıyordu fakat adam camın önünden ayrılmadıkça gidemeyecektim oradan. Beni oraya bağlayan yüreğimdi biliyordum.
Her sabah dükkana gelirdi adam. İlk zamanlar dikkatimi çekmemişti, kendi halinde geçer otururdu ortadaki masalardan birine. Cam kenarında oturmazdı. Çıkışa yakın bir masa seçerdi. Hayata acelesi var gibiydi.Her sabah aynı yiyecekleri alırdı. İki tane zeytinli açma, büyük çay. İnsan her sabah aynı yiyecekleri nasıl yerdi? Yedikten sonra dükkanın önündeki masalardan birine geçip sigarasını yakardı. Hızlı hızlı içine çekişini izlerdim camdan.Çayını bitirdikten sonra hızlı adımlarla uzaklaşırdı.Parmağında yüzüğü yoktu. Bilmiyorum belki de yine de evliydi. Bu yaptığım ayıptı.İçimde engel olamadığım duygular vardı. Bu kadar dikkat çekmezken, bu kadar sıradan bir adamken, böyle bir adama nasıl bağlanılırdı?
Adam bir ara camının önünden çekildi. Bunu fırsat bilerek ara sokaklardan birine daldım. O muhiti hiç bilmiyordum, apartmanların kenarlarında korkak adımlarla yürüyüp sonunda evime ulaştım.
Ertesi gün işe giderken kararlıydım. Bu iş bitmeliydi. Gizlice adamı takip etmek de neyin nesiydi? Bu kadar mı kendimi kaybetmiştim? Ne ara bu kadar bağlanmıştım? Artık kendime olan saygımı daha fazla kaybetmeyecektim. Hem daha adamın haberi bile yoktu. Beni görmüyordu bile. Bu iş bitmeliydi o kadar.
Artık o geldiğinde tabağını o söylemeden hazırlıyordum. O da yüzüme bile bakmadan kasa kısmına yönelip ödemeyi yapıyordu. Bazı zamanlar patron ile konuşurdu,patron belki de onun arkadaşıydı,bilmiyordum soramıyordum. Ses tonu o kadar yumuşak ve kısıktı ki onu duymak istememe rağmen çok az duyabiliyordum.
Tevafuk dolu bir güne başlamıştım. Yağmurlu bir sabahtı, işe yürürken sokakta o adamla karşılaştım. Önce beynimin bana oynadığı bir oyun sandım. Bana doğru yürüyordu. Önce korktum, ne olduğunu anlamadım. Yanıma geldiğinde bana bir şey söyleyeceğini anlamıştım. Kalbim durmuştu, gerçekten durmuştu. Elime bir kağıt verip, "Bu kağıdı dükkana götürebilir misiniz, benim acelem var, lütfen alın." diyerek elime tutuşturdu. Ben ne olduğunu anlamadan hızlı adımlarla uzaklaştı. -kaçar gibi-
Normal şartlarda açmamam gerekiyordu. Açmamalıydım o kağıdı.Ama normal bir zaman değildi.Ellerimin titremesini daha durduramamıştım. Etrafıma bakmıyordum. Belki de adam daha gitmemişti. Ancak hiç bu kadar merak dolu hissetmemiştim. O anda tüm değer yargılarımı bir kenara itip, bir kaç kez katlanmış kağıdı açtım.
Dış ses: Buraya kadar yazdı ve durdu.Daktilo sayılabilecek kadar eski bilgisayarından biraz uzaklaştı ve düşünmeye başladı. Hikayenin sonu nasıl bitecekti şimdi? Sonunda kağıttan 'seni seviyorum' yazısı çıkacak diye bekleyen bir okuyucuya ne verebilirdi ki? Mutlu bitse ne olur ki diye düşündü sonra. Mutsuz bir insanı/ okuyucuyu ne kadar ve neye inandırabilirdi bu hikaye. Umut verebilir miydi? Mutlu bir sonu olacakmış gibi görünen bu hikaye, mutlu bir son ile biterek, daha ne kadar mutsuz edebilirdi mutsuz bir insanı? Bu yüzden devam etmedi. Tamamlamadı hikayeyi. Herkes kendi hayatından bir son yazsın diye öylece yarım bıraktı. Böylesi herkes için daha iyiydi..Adaçayı 

adacayininhikayeleri.blogspot.com

Geliştirici

...... ..... ....

0 yorum:

Yorum Gönder