çok uzun zaman önce öyle şeyler yaşamıştım ki. duyanlar eminim bu kız kesin ölmüştür demiştir ama ölmedim. 

sonra çok uzun zamandan sonra onu aramıştım.

ona şunu söyleyecektim.
lütfen beni kurtar. beni kabul etmene gerek yok. sadece beni kurtar bu durumun içinden. bana yardım et, çünkü ben yaşayamıyorum artık böyle diyecektim. sadece kedimi alıp çıkacaktım o gece. bir kez gel dese, tamam dese. 
sonra ölüm gibi bir şey oldu ama hiçkimse ölmedi.
beni hiçkimse kurtarmadı. ama öyle düşünmüyordum ben, ne olursa olsun o beni kurtarır diye bir düşünce kalmış aklımın bir köşesinde.
kimse kimseyi kurtarmıyormuş.
şimdi hiçkimse kurtarmasa da ben çıkıyorum bu işin içinden. sonunda ölüm olsa bile. umrumda değil çünkü artık ölmek.
kimsenin kurtarmasını da istemiyorum.
kalbim acı içinde yanıyor. bilmediğim çok şey öğrendim.
hiçbir şeyi hak etmediğimi biliyordum.
ama sevmeyi hiç bırakmadım.
şimdi de yanarak ölüyorum aşkından.
kendimden gidiyorum.
Sen de benim tüm saçmalıklarımı hatırlıyor musun?
Ben hatırlayıp öyle utanıyorum ki kendimden.
Büyüyorum artık sanırım.
O bütün saçmalıklarımla nasıl baş ettin onca yıl, nasıl katlandın bana?
...
Sen de özlüyor musun? Bana dair şeyleri.
Sadece beni ben yapan şeyleri.
Her şeyden arındığımda geride kalan şeyleri.
Sadece senin yanında uyuyakalmayı başaran o kızı.
Bir anda aniden uyuyan. Ölür gibi usulca. Nefesinde uyuyan o kızı...
Sakallarını öpen o kızı hiç özledin mi?
Ben onu kaybettim, öldü gitti, mezarını bile bulamadım.
İçimde sana dair her şeyle birlikte öyle şeyler yaptım ki, yemin ederim bir saniyesinde çıkmadın aklımdan.
...
Ben bir hata yaptım ve bedelini ödemek zorunda bırakıldım.
Şimdi her şey çok uzak, çok bulanık.
Hayatım öyle bulanık ve ben öyle yalnızım ki bu kalabalıklarda, yemin ederim başıma gelenleri anlatsam inanamazsın.
Ben hala inanamıyorum.
Her şeye rağmen aklına geldiğimde ne düşünüyorsun hakkımda?
Ruh hastası olduğumu mu?
Ben kendim hakkında artık bundan fazlasını düşünmüyorum.
Her şeyimi kaybettim.
Kendimi bile.

Sabahlara kadar seni çevrimiçi görüyorum.
Uykudan bayılana kadar izliyorum.
Bir gün sanki bana yazdın bir an bir saniye.
Bilmiyorum belki de yanıldım.
Çok büyük ihtimalle yanıldım.
Sanırım biriyle konuşuyorsun sabahlara kadar...
Değilse de ne yapıyorsun?
Neden yapıyorsun?
..

"Soldurma hemen parlasın tekrar"
Bugün bunu söylüyorum kendime.
Bugün iyi değilim.
Sürekli başım ağrıyor. Son zamanlar o kadar çok ağrıyor ki.
Ne oluyor bilmiyorum. Şimdi de öyleyim.
Geçer ama inşallah.
Sayfama Tarkan'dan bir şarkı ekleyeceğim aklıma gelmezdi. Seviye gitgide düşüyor :)
Hoşgörürsün sen. Olmaz mı ki? :)
Hiç mi olmaz? :)
Belki dinlemişsindir.
Bu ara hep dinliyorum.
Kulaklıkla dinle olur mu? :)
En sevdiğim kısım "Kelepçesini açtım öfkemin dedim artık serbestsin"
Söyleyişi çok güzel.
Bergen ablamız zaten, ona söz yok. Kendimi jiletleyesim geliyor :)
Birazcık seninle sohbet etmek istemiş olabilirim. O yüzden böyle bunları yazdım.
:)
Bazen okuduğun yazılarımı rastgele seçmediğini hissediyorum.
Her okuduğunu ben de okuyorum.
Sanki bu kez sen bana bir şeyler yazıyormuşsun gibi hissediyorum.
Akide şekerini okumuşsun mesela.
Tekrar okudum, bu kez sen söylüyormuşsun gibi hissettim...
İçimde hissettim her bir cümleyi.
Neden peki neden?
Neden?
Tek bir nedeni olsun. 
Buradan geçtin sanırım ve Elazığ'a gittin galiba.
Bir hafta boyunca Ankara'da gözlerim seni aradı nedensiz.
Sonra bugün buraya baktığımda Ankara'dan geçmiş olabileceğini düşündüm.
Ne olacak böyle Allah aşkına ne olacak bu hal.

Buradan mı geçtin?
Ya da burada mıydın?
Nasılsın?
Ne kadar uzak değil mi?
Hayatlar, yollar. Artık ne kadar uzak.
Ama insanın içi ne kadar yakın kendi içine.
Hiç gitmiyor bazı şeyler, hep yakın, içimdeki hep yakın.
Bir tanıdığım öldü. Yani şöyle birebir değil instagramda tanıdığım benim yaşımda bir kız, sen tanımıyorsun.
Hayatım değişiyor.Eskisi gibi değilim uzun zamandır. İlk zamanlar tamamen sapmıştım her şeyden, resmen kayıp gitmek üzereydim. Hatta kaymıştım hiçbir şeyim kalmamıştı. Hiç bu kadar dip yapmamıştım.İşte sanırım bu yüzden sonrasında çok kötü şeyler oldu.

"Hepsini sayamam gerçi utançlarım da var
Ama geçecek hepsi, geçecek"

Şimdi öyle değil. Ölüm beni sarstı. Olması gerektiği gibi yapıyor beni.Duruldum artık. Sularım duruldu.
Allah bizi ölümle terbiye etmesin.
Seni merak ediyorum her gün.
Ne yapıyor acaba nasıl?
Ama telaşla değil. İçten içe. Uzaklara bakarak. Durarak. Bazen sokaklarda.Derste. Bir anda. Bazen her an.
Sen de merak ediyor musun bilmiyorum. Bazen diyorum aniden aklıma gelişleri belki de onun da beni içinden geçirişinden.
Ben böyleyim işte.

"İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da..."

Hayatıma devam ediyorum. Yeniden kuruyorum. Yeniden başlıyorum hayata. Kibirlerimi, kendimi odağa almayı bırakıyorum. Her gün yeniden başlıyorum. Hata yapmamak için içim parçalanırcasına engel oluyorum kendime. Dallar arasında iyi olan dala geçiş yapmaya çalışıyorum. Sanırım en olmamı istediğin halimdeyim. İçimdeki savaş diniyor sanırım.
İyiyim.
Daha iyi olacağım inşallah.
..





Selam soğuk yıldız
Sana yazmayacaktım aslında. Artık susmuştum çünkü.Hayatım tamamen susma evresindeydi. Konuşamazdım hakkım da yoktu zaten.
Dün gece ağlayarak uyuyakaldım ve yine aynı rüyayı gördüm.
Gece.
Seni arıyorum.
Sesin kulağımda. Uykudan yeni uyanmış. Öyle güzel.
Uyanıyorsun ve benimle konuşuyorsun. Uyanmaya çalışıyorsun bir yandan.
Sonra sanki telefonda konuşmuyormuş gibi yanındayım. Kanepede uyumuşsun başındayım.Elimi başına yaklaştırıyorum. Yüzünü seviyorum...
Ne zaman gerçekten batsam gerçekten mutsuzluktan ölecek hale gelsem o gece rüyama geliyorsun. Bugün fark ettim bunu biliyor musun.
Şimdi uyuyacağım. Biliyorum bu gece de geleceksin. Çünkü gözyaşlarım klavyeye damlıyor.

Hani şöyle şuna benzer bir şey demiştin
"Karşılaştık diyelim.
Düşmansan tamam.
Ama pişmansan"

Peki ya pişmansam?